"İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı" demiş cânım Orhan Veli... Ben de kapatıyorum gözlerimi. Ve dinliyorum. Eminönü Sahilinde martıların sesini, Haydarpaşa Garı'nda trenlerin düdüğünü.Ne ayrılıklara ne
kavuşmalara sahne olmuştur burası şimdi. Ne sevdal
Merhaba sevgili okur, Upuzun bir yolu bazen tökezleyerek bazen koşarak giden, bu yolda acılarını, sevinçlerini, gözyaşlarını ama en çok da umudunu rehber edinen, içimdeki sesi sözcüklerin tılsımıyla duyurabilen acemi bir yolcuyum. Yazdıklarımda bazen kendini bulduğun, bazen beni anladığın, belki de hayatı anlamlandırdığın ve beni bu yolda yalnız bırakmayıp bana eşlik ettiğin için sonsuz teşekkürler...
Boğuk bir ses gibi geliyorsa size hayatın tınısı, Kulak verin kalbinizdeki kelebeklere ve içinizdeki tüm renklere...
Lavinya Dergisi
Yazarlarımız
AH İSTANBUL

DOĞRU DURAK
Pencerene bakıyordu pencerem. Bu yüzden dünyanın en güzel
çiçeklerini penceremin kenarına dizdim. Beni görmüyorsun bari onları gör diye.
Fakat görmedin. Ben yine de vazgeçmedim. Belki birçok kez vazgeçmenin eşiğine
geldim ama bana anlam veremediğim bir şey, bir ses, bir sezi buna izin

ANNEME DAİR
İnsanın belli bir yaşa geldiği
zaman aklından ölünceye kadar çıkaramayacağı sözler de birikiyormuş.Onları kalp sandığında
kilitliyor, naftalinliyormuş.Annem.Bana hep kalbini karartma dedi.
Bu dünya kirli, sen ona inat tertemiz yaşa diye öğütledi.Hayvanları s

UYKUSUZLUK NÖBETİ
İnsanlar ikiye ayrılır: uyuyanlar ve
uyuyamayanlar. Uyuyamayalar uyuyanların nöbetini tutar. Eğer siz de
uyuyamayanlardansanız yastığınız ne kadar yumuşak olursa olsun başınızı
koyduğunuz anda demire dönüşüverir. Hayatın acımasızlığıyla sizi çevreleyen bir
.jpg)
EKSİK PARÇA
Hayatımız tıpkı bir yapboza benzer. Bir çerçevenin içinde birbirinden farklı parçalardan oluşan bir bütün. O parçaların hepsi hayatımızdaki insanlar, bizi biz yapan şeylerdir. Bir tanesini kaybetsek hiçbir şeyin anlamı kalmayacaktır. Ama öyle bir an gelir ki

ÜMİT VAR
İnsan ne olmadan yaşayamaz?Birçoğumuz buna belki hava olmadan, belki su olmadan, belki ekmek
olmadan yaşayamaz yanıtını verir. Fakat en az bunlar kadar

YORGUN UMUTLAR
Ben yüreğimde çalan şarkıyı söyleyememBilirsinOlmazlaradır meylimSen anla benim aşikar halimdenBütün karanlıklar aydınlanır seni düşününceBekliyorumHer şeye razı olmanın en güzel haliyleKaybettiğim her şeyi arıyorum gözlerindeGözlerimden hesaba çekileceğimi bile bileYüreğimin en derin ku

ZAMANIN ELİ
Zaman. Her şeyin
ilacı dediğimiz, biraz geçse düzelir diye beklediğimiz en büyük şifacımız.Zaman öyle bir
girdap ki ona bıraktığımız, ona kapıldığımız an ya yolumuzu buluyoruz ya da
geri dönüşü olmayan bir boşluğa düşüyoruz.Bizi bazen
iyileştiriyor bazen da

ŞİİRLİ GÜNLER DİLERİM
Şiir
hayatımıza anlam katar, hayatımızı güzelleştirir. İnsanı bitmek bilmeyen
hüzünlere, dipsiz derinliklere, boyumuzdan büyük sevdalara sürükler.Bir yerde
okumuştum, “ Şiirden anlayan bir kadını öyle alelade bir şekilde sevemezsiniz.”
di

EVVEL ZAMAN İÇİNDE
Çocukluğum...
Kaybettiğim sevdiklerim gibi burnumda tütüyor her anı. Çocukluk anılarımın
teknolojiyle kuşatılmadığı zamanlarıma dönmek istiyorum. Belki de çocukluğumdan
da öncesine, herkesin, her şeyin mükemmel olmak zorunda olmadığı çağlara...
Akşam ezanla

ARDIMIZDA KALANLAR
Her yeni güne
başlarken ‘bugün güzel bir gün olacak’ düşüncesiyle açıyoruz gözümüzü.
Perdemizi aralıyoruz. Güneş ısıtıveriyor yüzümüzü. Ve diyoruz ki: ‘evet, bugün
çok güzel bir gün olacak.’ Ta ki ellerimizde bir kelepçe misali olan
telefonlarımızı açana ka

HARABE RUH
Bedenim bir ölüden farksızdı Ne yazı yazNe kışı kıştı Biri dokunsa gözlerim ağlayacaktı Birine dokunsa ellerim, bin ah işitecekti Uykularımın yerini kabuslar almıştıBölük pörçüktü gözlerimin kapanmasıBana simsiyahtı sabahların aydınlığı Bir serçe kuşuna takılıp gitti aklım Saçlarımı kana

KÖRDÜĞÜM
Boğazımda birikiyordu senli cümlelerBir yutkunamamaktı seni konuşmakÖlüp ölüp dirilmekti belki deSen çok başka yerlerdeBaşkalarıyla olsan bileBir ümit ağına bağlıydı yaşamakEn deli esen rüzgara inatBir kırık ağaç dalına tutunmakHep seni anmakSeni hatırlamakBir daha kimseyi se

YANIK İZİ
Kalbimin tam ortasında bir yangın
yanıyordu yıllardır. Ne yaparsam yapayım, hangi yolu denersem deneyeyim bir
kıvılcım bile eksilmeyen... Şimdi ne olmuştu da yağmurlar yağmaya başlamıştı? Günden
güne sönüyor muydu ateş? Yağan yağmurların ardından doğacak mıy

EYLÜL BİTMEDEN
Eylül ayını hep bir başka sevmişimdir. Bazı geceler dört bir
yanını hüzün sarar insanın. Bazı geceler ise sebepsiz yere bir huzur
serpiştirir insanın göğsüne. Belki bir son demektir Eylül ayı. Ama benim için
'son'ların ardından gelecek 'bahar'ları anımsatır

BİR BİLİNMEZ YER
Bilinmez bir yerdeyizBurada çocuklar bile dilsiz İnsanların suretleri belirsiz Sesim de kimseye çıkmıyor Bana şiir olabilir misin?Burada yollar uzunAkrep yelkovanına kırgın Yıldızlar yüzyıllardır yorgun Bir bilinmeze doğru akıyor gün Geceyi görünür kılabilir misin?Şimdi

HAYAL KIRIKLIKLARI MÜZESİ
Bir ipe asmıştın hayallerini
Sessizce giderken
Ellerini emanet bırakmıştın bana
Ben soluk alıp vermeyi dahi unutmuşken
Uykulu gözlerle izlemiştin
Anı diye bıraktığın rüyalarımı
Sen geceyi bekliyordun
Ben gün aymalarını
Vakit ne olursa olsun
Ben hep gelebilmek istedim sana doğru
Geri dö

GÖKYÜZÜNDE BİR DÜŞ
Küçük kız yatağına uzandı. Sanki dünyanın bütün yükü göz kapaklarındaydı. Annesinin üzerine örttüğü yorganın ağırlığıyla da bir daha oradan kalkamayacak gibi hissediyordu. Bu her gece böyleydi. O küçücük omuzlarındaki yükü annesinin anlattığı masallarla bir nebze olsun hafifliyordu. Hafifliyordu haf

VEYL
İnsanların üzerinde bütün karanlıklar
Ne sessizlikler duyuluyor
Ne de çığlıklar
Bir karıncanın adım atışı olmuş
Özgürlüğün ayak sesi
Kiraya verilmiş gibi
Tanıdığım bütün vicdanlar
Zordur bu dar zamanda
Acılar üzerine konuşmak
Bir çocuğun gözyaşından
Toprağı çorak bir kalbe akmak
Zor

HAYAT DEDİĞİN
Doğduğumuz andan itibaren açılan bir defterdir yaşam dedikleri. Her sayfasında başka bir nota çalan, ne kadar süreceğini bilemediğimiz bir şarkıdır. Belki de sayfalarını neler ile dolduracağımızı tahmin edemediğimiz, sonunu kestiremediğimiz bir hikayedir.
Yaşadığımız ya da yaşayamadığımız her şey

TOLSTOY'UN BİSİKLETİ
Hepimizin heybesi bir şeyleri yaşayamamanın pişmanlığıyla, bir şeyleri yapamamanın, söyleyememenin keşkeleriyle doludur. Halbuki hayat bu pişmanlıkları yaşamak için, bu keşkelere üzülmek için oldukça kısadır. Bir sabah uyandığımızda her şeyi uykuya daldığımız anda bıraktığımız gibi bulamayabiliriz.

KALBİN KAPISINI ARALAMAK
İnsanlar öyle şeyler yaşıyorlar ki, Dünya bunlara rağmen niye dönmeye devam ediyor diye düşünmeden edemiyoruz. Zarifoğlu bile “Ne çok acı var.” diyerek başlıyor yaşamanın kitaba dökülmüş haline. Her gün sokaktan yüzlerce hikaye geçiyor. Kimisi sırtında taşıyor yaşadıklarını, kimisi susmuş, hapsetmi

YİNE BAHARLAR GELECEK
Dünya bir kez daha tamamlıyor Güneş'in etrafındaki dönüşünü. Üzerinde dönüp duran ne varsa hepsini bir bir atmaya hazırlanıyor en derin boşluklara. Herkes yine en taze umutlarıyla bekleyecek bir sonraki yılda güneşli günleri. Bir önceki yılın son günlerinde olduğu gibi...
Takvimden koparılan yüzl

MUCİZEYE BAKMAK
Bir gün hiç beklemediğiniz anda kapınızı çalar biri. Sizin o kapıyı açmak için atacak bir adımınız dahi kalmamışken... Belki ellerinde çiçeklerle gelmemiştir ama içindeki boşluğu doldurmak istediği gözlerinden bellidir.
Hissedersiniz.
Bu defa farklı dersiniz. Kalkıp kapıyı açmak için can atarsını

ANILARA KİLİT VURMAK
Sokağın başına geldiğinde, eskiden beri içine çekmekten usanmadığı o leylak kokusunu duymuştu yine. Bahçenin kapısına varana kadar adımlarını yavaşlattı. Sokağın başından kapıya kadar giden yolu yıllarca yürüyebilirdi. İnsan kendini ait hissettiği yerde ölene dek yaşayabilirdi. Her bir adımında başk

YAŞANAN
Bir şeyler yaşıyoruz. Anlam veremediğimiz, kabullenemediğimiz ya da bir türlü kabullenmek istemediğimiz şeyler... Ne kadar kabullenmek istemesek de önüne geçemediğimiz, gerçekleşmesine mani olamadığımız türlü olaylar...
Yaşanması gerekenler yaşanıyor elbet. Bir gün doğanın intikamına açıyoruz gözüm

KALBİN YOL HARİTASI
Her insan yüzyıllar boyu bekler küçücük bir kalbin içinde, küçücük bir yer edinebilmeyi. Bazısı o küçücük kalpte kocaman bir yer kaplar. Bazısı da bir köşeye sinip orada yine yüzyıllar boyu beklemeye razıdır.
Milyonlarca hatta milyarlarca ihtimalden biri gerçekleştiyse eğer, bir kalpten bir kalbe b

KİTAPLARLA YAŞAMAK
Hayattaki en büyük minnettarlığım bana kitap okuma alışkanlığı kazandıranlara olacak sanırım. Biraz aileme, biraz öğretmenlerime, biraz da kendime...
Bir insan nasıl oluyor da kitap okumadan ömrünü geçiriyor bilemiyorum. İnsan Dünya'nın her yerini gezmiş olan biri bile olsa, kitaplarla çıkılan o

BİLİNMEZLERDE YOLCULUK
Bir cümleye nasıl başlayacağını düşünürken insan saatlerce, bir bakıyor ki hiç dağarcığında olmayan sözcüklerle şiirler yazmaya başlamış. Hangi sebeptir bunu yaptıran insana? Aşk mı? Özlem mi? Sevgi mi?
Bilemiyor.
Belki gözlerini kapattığında hissettiğidir. Belki adını mucize koyduğu yıldızlardır

SORU İŞARETLERİ
En son ne zaman hissettiniz yağmur damlalarını yüzünüzde? Her birinde ayrı bir sevincinizi, ayrı bir hüznünüzü taşıyan o küçücük damlaları en son ne zaman biriktirdiniz avuçlarınızda?
Tıpkı dua eder gibi arınmayı dileyip ne zaman sürdünüz yüzünüze rahmeti?
Belki de yağmurun en son ne zaman yağdığı

HAPSOLMUŞ SÖZCÜKLER
Yazmaya dair birçok şey yaşar da insan onları anlatmaya yetecek kelimeler dökülmez bazen kağıtlara. O kelimelerin hapsoluşu öyle boğucudur ki boğazınız düğümlenir, gözleriniz yanar da bir damla yaş düşmez. Her sevinçte her hüzünde, hem umudumuzda hem acımızda yazmaya yönelen parmaklar kalemi tutmama

BİR YILIN HİKAYESİ
Ve yine Aralık. Yılın açabileceğimiz son kapısı. Zor bir 'yıl' değil, bizi dik bir yokuştan soluk soluğa çıkaran bir 'yol' oldu daha çok. Belki de geçtiğimiz yıllarda öğrendiklerimizden daha fazlasını öğrendik bu yılda.
Mesela durmayı öğrendik. Hareketliliğin bizi hiç istemediğimiz sonuçlara vardır