Ayın güneşi hasretlemesi gibi bitip tükenmek bilmezken geceİçindeki çocuğun gölgesine sarılıp göğsüne yaslanırken senTakvim yapraklarını nisana çeviriyor bu kârlı aralık gecesiGökteki yıldızların peşi sıra boğazıma düştüğüVe zihnimin arsızca anımsadığı vakit seniCebimdeki yelkovan boyuna koşuşturup
Yaralarını yazılarıyla sağaltmaya çabalayan bir kadındım hep. Kalemimdeki keskinlik, içimdeki kırıkların narası sizlere. Bakmayı bilirseniz satırlarıma, kendinizi bulacaksanız içeride. Ve dediği gibi Wittgenstein'in 'Aslında kalemimle düşünüyorum ben; çünkü kafam elimin ne yazacağını çoğunlukla hiç bilmiyor'
Sen ! Benim bilinmezliğimi merak eden okur, sevgiyle ve sevdiklerinle kal hep.
Lavinya Dergisi
Yazarlarımız
YARIM KALAN VEDANIN CEVABI ÜZERİNE BİR DENEME
Geçmezmiş, geçmedi... Gözlerin usulca benim göğüme aralamıştı kapaklarını. Bakışların çiçeklensin diye gamzelerimi devirdim ömrüne. Sen gör diye attım kırk taklayı. Sen seversin diye tek demlik demledim acı çayı. İnanmayacaksın ama trigonometriyi bile sırf sesini duyayım diye dinlemiştim zamanında.

PİRAMİTTEKİ SEVGİNİN EKSİK PARÇALARIYIZ
Söylesene Maslow neresindeyiz piramidinin. Nefes alıyoruz yemek yiyip su içiyoruz uykumuz bölük ama bedenimiz güvende. On altı yıl okuyup 8-5 bir işe de kavuştuk nihayetinde. Gelelim üçüncü basamağa. Ait olabildik mi birine? Atomlarını bir arada tutmakta zorlanan bir bedeni geçtim havaya suya yaşama

K'ANIYOR SENİ PAPATYALAR
Sevgilim kızma banaben de bilmiyorum niyedudakların dururken ellerini öptümama sevgilim eğeröpseydim dudaklarınıpapatyalar başkaldıracaktı çatlaklarımdanşu kaldırım taşını delenler var yahah işte o kudretli olanlarındanyine de sevgilim dudakların dururkenöptüm ya ellerinikan boşanıyor şimdi dudaklar

YANAĞI YOSUN TUTAN KIZIN ŞİİRİ
Pek tabi durdurabilirim kafamdakileri Gözlerimi diyorum mesela, Çekip alıkoyarım o güzel kareli tavandan. Kirpiklerimde olması gerekirken yanaklarımı mesken tutan rimelimi siler atarım tek çırpıda. Mendile gerek kalmaz, ellerim yeter. Yerdeyken toz kir

SANDIK
Kelimelerin kifayetsiz kaldığı yerden dönüyorum Daha da beteri Kelimelerin kimsesiz kaldığı yerde kiraya verdim şiirlerimi Arsız bir kiracı gibi vur kır parçaladılar duvarlarımı Etrafımdaki dört duvarın tuğlalarını onlar vermemiş gibi Evimi başıma yıkıp başımın üstünü

GÜNEŞ BENİM
Dalgalarla seviştiği gecenin sabahında Güvertesine su almaya başlayan bir gemi ruhum Asalım hüzünleri Sevgilinin köprücük kemiğine Gözyaşları ki onları tekrar ıslatacak kurumadan Askıda hüzün var Islak! Palazlandı ruhum bu sevmelerden Tüm duyguları

BENİ GÜZEL HATIRLA
Eylül! Hoyrat ve bir o kadar da uçarı çocuksun sen. Paletinde hep grileri sunarsın akşamüstlerine. Bu gece de griye boyadın gökyüzünü, bu gece de oluk oluk hüzün akıttın bulutlardan. Büyükannemden yadigâr çiçekli perdemi ellerimle aralarken düşünüyorum tüm bunları. İçimdeki şairane tutku yuvarlanmay

GÖĞSÜMDEKİ KIRIK KAFES
İçimde salınan sarmaşıklara dolanmışken ruhum, sonsuz bir acının kıvraklığı hapsediyor bedenimi. Göğsümden gövdeme süzülen kanın paslı kokusunu ustalıkla seçiyorum. Zembereğinden dağılmış bedenimin boşlukta olmadığını, çakıldığım zeminin soğuğunu yalayarak idrak ediyorum. Zemin ki parçaları tuzla bu

ARDIMDA KALAMAYANLARIN ANILARDA KALMASI ÜZERİNE BİR DENEME
Tavsiye: İlhan İREM – Gemiler Döner Geriye eşliğinde okuyunuz Ruhumdaki enkaz, göğsümdeki boşluk denli çok şimdilerde. Üzerimdeki beton parçalarını küle çeviriyor boğazımdaki kıvılcımlar. Beton yanar mı demeyin sakın. Hele ki çocukluğum dahi yanmışken, sakın ha! Gözlerimden üzerime dökülen inciler g

DÜŞ/ÜN/ÜYORUM O HALDE YOKUM
Düşündükçe düşüyorum, düştükçe düşündüğüm gibi. Bu döngü dışında hiçbir devinimi yok hayatımın. Oysaki kalbim yeni heyecanlara heves etmekte. Ruhumsa renklerini kaybetmiş bir tuvalden farksız. Üstat sen de haklısın, kanadı kırık kuş merhamet ister. Ya benim göğsümdeki kuşu ne yapalım? Benim kanadım

YAĞMURLU AKŞAM
gülüşü şiir kadınların hüznü yağmurlar yağdırırdam saçak demeden akar üstüne geceyıldızlar dökülür parmak uçlarındanakşam yine akşamdırbir vapur düdük öttürür haliçteniki takım elbiseli adam rulete tutuşurkanıyorken gecesızıyorken uykuyaakşam yine akşamdıryağmur bastırır şimdibil ki bir kadın hüzünl

BEN BİR BALIK OLSAM SEN "O" EL OLUR MUYDUN?
Bugün sizlerle cesaret, güç ve -süzlük üzerine içsel bir hesaplaşma yapalım istiyorum. Şimdiden söyleyeyim işler biraz karışabilir. Dün, hepimizin saatlerini harcayıp ağlarken akan rimellerini silip mutluluk dolu bakışlarını sergilediği o sahte dünyamızda dolanırken bir videoyla karşılaştım. O video

SENİ ÖZLEDİM BU GECE
Bir düdük selamlarken denizi konaktan Anılarımızı bırakıyor geriye biraz pus biraz duman Öyle içten gülmüşüz ki o vapurda ahh be zaman Gözyaşları yok işin içinde, ser de erkeklik var ağlayamam Unutmak istedikçe hızlanır adımlarım -oysa ben çok unutkan bir adamım- 

EYLÜL'E BİLET
Gülüşlerinde asılı kaldım bir eylül vaktiHüznümü kaplayan sarı yapraklar dolu etrafSaçlarım dururken bizi dağıtmaya karar vermişBenim ılık estiğini düşündüğüm rüzgarDirenmeliyiz bir direniştir yaşamak Ortalıktaki sessizlik içimdeki çığlıkların narasıykenGözlerimdeki yaşlar yağıyor gecenin üzeri