Güne diğer günlerden farklı uyanmıştım. Bu hissin bilincinde olan ruh halim kıyafetlerimi giymeden önce bana bir şeyler anlatıyordu.
-Hadi bugün bir farklılık yap ve perdeni çekip camı aç. Ciğerden çek şu nefesi artık ve şu karşıdaki dalda sana bakan tek derdi belki de yemek, içmek ve yavrularına y
Zamanı zamanın içinde hiç yoktan yere yaradılış efsanesine aykırı vaziyette, Aşka, Ömre, Yokluğa, İhanete inat; Sevdayı ömre istemsizce iliştirip, Yokluğa varlığı kurban edip, İhanete son yudumunu içirmeden, Şiiri insanda dostça misafir eden sıradan bir kulum.
Yakalamıştın yaka paça yüreğimden. Bedenim sessiz sedasız mülteci.. Bağrım yanık, Sen sanık, Ben tanık.
Lavinya Dergisi
Yazarlarımız
İLK YAZ(IM)

YOKSUN
Vaktini geçirmiş sevdanın,
Hasret kokan çiçeklerini yoklardık;
El sokağında âleme dokunur gibi.
Eteklerimiz zil çalmazdı.
Hayati teneffüslerimizde
Geç kalmıştık geçemediğimiz hayatın
Bize ulaşamayan silsilesine.
Kızıl hançerlerin gölgesinde sırtlamıştık sevdayı
Kalbin topuklarında.
Veryansı

BİR YUDUM ŞARAP ÇOKÇA SEN
Her gün bir önceki günü eskitiyor,
Dilim tozlanmış,
Ciğerden konuşmayalı asırlar olmuş sanki.
Notlarım, masanın üzerinde seni sayıklıyor,
Masa, odanın pencere kenarında,
Pencere kırık,
Saçların savruluyor karanlıkta.
Boş kadeh kadar doluyum,
Sözlerim kalem ucunda tükenmiş
Aydınlanmakta olan

EY BEYHUDE’M
Gün boyun eğdi geceye,
Saatler karanlığa saplandı.
Radyoda kısık sesli,
Kalemi kâğıda kavuşturan ezgiler...
Tabi! Bir de yürek var işe koyulacak ötelerde;
Sırasını sessizce, sensizlikler içinde;
Boşluğunun taburesinde bekliyor.
Önünde boş çay bardağı;
Elleri ceplerinde,
Öyle uzaklara dalmış

GÖNÜL DEFTERİM
Yazarken titreyen ellerime direnen uzun boylu genç;
Tıpkı gençliğim
Saçları henüz siyah ve bedeni dik.
Defterime gelince kimseye benzemez.
Yani karaladıkça kaçmaz, insanoğlu değil.
Aksine ben onu yazdıkça
Hatta bazen gönlümü dökemeyince
Resmen bağrını delik deşik edercesine derin çizdiğim o y

DURAĞIN SON ÇARŞAMBASI
Günlerden Çarşamba,
Saat 05.00’i biz geçiyor.
Sana geç kaldığım zaman diliminde,
Kavşağı dönemediğim, en üşüdüğüm yerdeyim.
Nefes nefese bir ıslıktır tutturmuşum;
Senin en sevdiğinden.
Cüzdanı çıkarıp,
Oturuyorum buz kesmiş durağın dibinde.
Mazinin gülümsemesi var,
Cüzdanın başköşesinde.
H