Uçurumun kenarındayım.
Sanki her an düşecekmişim gibi hissediyorum. İçim ürperiyor, bakamıyorum.
Tutunamıyor yalpalanıyorum.
Rüzgar hafiften esse düşecek gibiyim.
Sanki uzaklara dalıyor gözüm. Unutmaya çalışıyorum. Düşmeyi unutmak istiyorum, savrulmayı unutmak, ölmeyi unutmak..
Meğerse ne kad
Merhaba sevgili okur, Hepimizin anlaşılma kendini anlatma konusunda yetersiz kaldığı zamanlarda bir kelime ile dahi olsa, O güzel yüreğine dokunabilirsem eğer bu bana yeter. Birbirimizle uzun uzun sohbet ettiğimiz bazen dertleştigimiz satırlarda buluşmak dileğimle...
Eğer çirkin ördek yavrusu kuğu olacağını bilseydi yine masallara konu olur muydu ? Kendi masalına inan.Sevgi yoldaşın umut kalkanın olsun.
Lavinya Dergisi
Yazarlarımız
UÇURUM

CAM KENARI YOLCUSU
Yolcuyum yine bugün.
Hem de cam kenarı yolcusu.
Bu ne demek bilir misin?
Ağaçlar diyorum,
Sadece ağaç değildir cam kenarında.
Onlar hayatımdan geçen insan silüetleri..
Evler,bacası tüten evler...
Dumanı alıverir beni evin içine
Bir anlığına misafir olurum o sofraya.
Bir anlığına dertlenir

AH BE DÜNYA!
Çamurlu yollarında çıkmaz sokaklarında koştum
Yağmurunda ıslandım, dumanında boğuldum
Sana koştukça kendimden uzaklaştım
Ben sana koştukça sen kaçtın dünya
Ben hep sana yetişirim ümidiyle koştum
Yollarıma yollar çıkmazlarıma çıkarlar buldum
Koştum debelendim, sonra mı? Sonra yoruldum
Be

FARKINDA OLMADAN...
Farkında olmadan yaşıyoruz.
Farkında olmadan seviyor farkında olmadan nefret ediyoruz.
Farkında olmadan koşuyor ve yine farkında olmadan duruyoruz.
Farkında olmadan kendimizi suçluyoruz.
Zaten kolay olmayan hayatı yine kendimize biz farkında olmadan zehir ediyoruz.
Kendimizi kendimize düşman...

KENDİNE SOR
Hayatta hepimiz en az bir kere" Kesinlikle böyle biri olmamalıyım " cümlesini kullanmışızdır eminim. Peki neden nasıl biri olmalıyım sorusu yerine nasıl biri olmamalıyım sorusuna tabi tutuyoruz kendimizi? Neden tam da olmak istemediğimiz kişiye dönüşüyoruz? Kendimizi kandırıyor oluşumuz başkası tara

VAZGEÇMEK
Zayıf insanların işi. Vazgeçmek de neymiş. Öyle kolay pes edilir mi? Biraz direnmeli. O kadar bekledin biraz daha bekle. O kadar direndin biraz daha diren. Aman vazgeçince ne olacak sanki daha mi iyi olacak? Hem alıştın bir kere ne gerek var düzenini bozmaya. Vazgeçmek kolay önemli olan vazgeçmemek

YORGUN
Yorulduğunu hissediyorum. Yorulmuş olmayı tercih edebilirdim belki hissetmeye. Çünkü hissetmek bambaşka. Yorulduğumda dinleniyorum sonra geçiyor. Peki ya hissettiğinde nasıl geçer, oturup kendimi dinlesem ya da dinlensem geçer mi?
Neydi ki yorgunluk binlerce hayal kırıklığı mı, binlerce aldanış bin

MUTLULUK NEREDEYDİ?
Samimi bir tebessümde
Karanlıktaki mum ışığında
Küçücük bir kuşun kanat çırpışında
Bir yağmur damlasında
Sahi neredeydi mutluluk?
Yoksa menekşe kokusunda mıydı?
Ya da aslan pençesinde mi?
Belki de bir kelebeğin ömründe…
Mutluluk çok yakın gibiydi ama çok uzak gibiydi de
Mutluluğun sarhoşluğ

ZAMAN
Yine sabah oldu
Ve yine akşam
Tutamıyorum zamanı
Zamandaki beni
Azılı düşman gibiyiz adeta
Eritiyoruz birbirimizi,
Bir mumu eritir gibi
Kaybettiğim anlar var onlara koşuyorum
Ve biraz da hiç yakalayamayacağımı düşündüğüm anlar…
Koşmak istiyor kovalamak istiyorum
Ama tutamıyorum zamanı

YENİDEN DOĞMAK MÜMKÜN
Dalgın dalgın yürüyordu yolda. Nereye gideceğini bilmiyor ayakları onu sürüklüyor gibiydi. Dünyalık dertler etrafını kuşatmıştı belli ki. Duyduğu korna sesiyle yerle bir olmuştu. Ne olduğunu anlayamadan bırakmıştı sanki kendini ölümün soğuk kollarına. Aradan 4 ay geçmişti ve aylar sonra bugün “merha

BU BEN, BEN MİYİM?
Hepimizin renkli süslü taşlarla bezenmiş güzel mi güzel çerçeveleri var. Ve bunları sergilemek, birilerine gösteriyor olmak bize kendimizi özel hissettiriyor. Öyle hissettirmekten başka çaresi yok çünkü içindeki fotoğrafa değil çerçeveye yapıyoruz bütün yatırımı. Ne büyük boşluk!
Aldığımız tıklanma

ANILAR
Yürüyorum parmak uçlarımla
Sımsıkı tutuyorum anıları avuçlarımla
Bağırıyorum sessiz çığlıklarımla
Çağırıyorum bugüne aldanışlarımla
Tozlu raflar duvarlar karşılıyor beni
Umut ediyorum belki bulurum eski beni
Koşuşturuyor anılar görmüyor seni beni
Son anda kurtarıyorum ezilmekten beni
Bu

BİLİNMEZLİK
Dalgınsın yine bugün,
Nedir sendeki bu hüzün?
Yok mu söyleyecek tek bir sözün?
Yine uzaklara daldı gözün.
Anlaşılamamak mıydı korkun yoksa anlatamamak mı?
Oysa anlatmaya engel zaten anlaşılamamak mı?
Anlatmak istedikçe mi düğümleniyor sözcükler?
Yoksa düğümleri çözmek istedikçe mi kopuyor ipl

HOŞÇA KAL ÜLKESİNDEN MERHABA
Merhaba ile başlayıp hoşça kal ile biten cümlelerim azalıyor.
Merhabalar azalıyor
Korkuyorum
“Merhaba” diyemiyorum, çok zor
Oysa hoşça kal demek daha da basitleşiyor sanki
İçimi söke söke de olsa kolay geliyor
Merhabalar yoruyor, sanki beni bilinmez bir yolculuğa çağırıyor
Adımlarım yavaşlı

HAYATTA HER İHTİMAL MÜMKÜN
Hayat daima sürprizlerle dolu. Bunlar bazen iyi bazen kötü sürprizler. Hani olur ya bazen daha ne olabilir ki dersin, daha ne kadar şaşırtabilirsin ki beni dersin. Ama her zaman bir tık üstü var hayatın. O yüzden inatlaşmaya hiç gerek yok. Hayatın bize sundukları var bir de bizim beklentilerimiz var

ÇOCUK KALMAK İSTERDİM
Küçücük bir çocuk olmak isterdim.
Her şeyden habersiz, herkesten uzak.
Dünyanın kendi etrafında döndüğünü zanneden bir çocuk olmak isterdim.
Elbiselerim kirlenecek diye düşünmeden çamura bulanmak, yarını dünü düşünmeden sadece ânı yaşamak isterdim.
Ben olmak isterdim korkusuzca nedeni nasılı düş

ZAMANI TÜKETTİK
Zamanı Tükettik
Ararken, beklerken, severken, mutluyken, hep zamanı tükettik
Fazlasını beklerken eksildik
Elimizdekinden oldukça kendimizi tükettik
Tükendikçe aradık, aradıkça kaybolduk
Bazen dans etmek için müziğin çalmasını beklerken tükettik zamanı
Bazen gülmek için palyaço ararken
Ba

VEDASIZ VEDA
Valizimi hazırlamadan gidiyorum bu sefer.
Dağınık saçlarım, yorgun gözlerim, eskiden kalma ceketim…
Varacağım yeri bilmeden gidiyorum bu sefer,
Issız bir yol, beni taşıyabileceğinden emin olmadığım ayaklarım…
Veda etmeden gidiyorum bu sefer,
Zaten oldum olası sevmemişimdir giderayak verilen