Bilmem belki de kaç asırdır tartışılır durur; “Kadın insan mıdır?”, diye. Çoğumuzun duyunca sinirlendiği belki de çok komik bulduğu bu soru maalesef bundan çok değil, birkaç yıl önce gündemi meşgul etti bir süre. Hatta üzerine seminerler bile düzenlendi. Yüzyıllardır zihinlere kazınmış bu kadınlığın
“Merhaba her satırımda gönlümün kirli paslı yollarına eşlik edecek olan değerli insan. Buradasın, çünkü sen de tıpkı benim gibi anlaşılmayı ümit ettin. Edebiyat yolculuğunda sana eşlik edecek, tüm güzellikleri beraberinde taşıyacak, seni anlayan insanları bir arada görmeyi yeğledin. İste hazırsın. Ruhunu doyurabileceğin bir kaç satırda benden ve elbette kendinden izler bulacaksın. Attığımız her adımı sağlam ve güçlü atabilmek ve izleri toprakta bırakabilmek için benimle birlikte bu yolun yoldaşısın. İkimizin sırrını bu satırlarda sadece bizi anlayabilen insanlarla paylaşıyorum. Çünkü paylaştıkça daha güçlüyüz. “
“Eksilen her takvim yaprağı bizi sonsuzluk penceresine bir adım daha yaklaştırırken her an’ı dolu doluya yaşamak arzusu kaplar yüreğimi. Buğday tanesinden çok olan ve her geceyi aydınlığa kavuşturan gün hatırına yaşamak her şeye ve herkese rağmen İnsanı hayatta tutan yegane gerçek. An’’ın güzelliğinin farkına varın “
Lavinya Dergisi
Yazarlarımız
DÖRT YANI ZAMANLA ÇEVRİLİ YOL
Elif Şafak Firarperest kitabında “Zaman tek bir kelime ama tek bir şekilde yaşanmıyor,” der. “An" kelimesini içinde barındıran “zaman" dere yatağından tüm okyanusları dolaşan su misali akıp gidiyor farkına bile varmadan. Anne rahmine düşüşünden dört kolluda götürülene kadarki mücadelesini anlatıyor

ANLAŞILAMAMA SORUNSALI
Çağın en büyük vebası “anlaşılamamak" olmalı şüphesiz ki. Kendi küçük dünyalarına gizlenmiş 7.78 milyar ruhuz. İnsanız ama insanca yaşamayı kendimize yük saymış, bu yükün altında ezilmekten başka işe yaramamış hiçbir duygumuz. Yorulmuşuz kendimizi tekerleme gibi anlatmaktan. Sorsan hepimiz kendi mas

YALNIZLIK ÜZERİNE
Hepimiz yalnızız bu evrende, ama hiçbirimiz tek başımıza değiliz. Koskoca samanyolu gezegeninde, uzayda bir nokta halini alan şu dünya, pek de önemsenmeyecek kadar küçük aslına bakılırsa. Tek değiliz dedim ya devam edelim öyleyse tek değiliz bu âlemde. Dünyayı ışıtan güneş ve ay, galaksiler, gezegen

BİR SABAH
Her sabah olduğu gibi bu sabah yine saat sekizi beş geçe evden çıktım. Otobüs durağına yürürken puslu ve soğuk havayı tenimde hissettim. Durağa yaklaşırken, üzerinde mavi kazağı ve sarı pantolonu bulunan sağ ayağının burnu açılmış kırmızı spor ayakkabısıyla dağınık saçlı, kömür gözlü kucağında küçük

ERTELEME HASTALIĞI
Erteleme hastalığına tutulmuşuz. İzleyeceğimiz dizileri, okuyacağımız kitapları, gezip tozacağımız binlerce mekanı hiçe sayar, bizden yardım bekleyen on binlerce insanı görmezden gelir, hatta bir arkadaşımızla ufacık bir sohbeti bile kendimize çok görür olmuşuz kaç zamandır.
Düşündüm de ortalama i

BİLİNMEZLİK YOLCUSU
“Aydınlık bir dünya; yüksek dağlarla dolu, büyük denizleri olan, dalgalanan düzlükleri olan, çiçekleri açmış güzel bahçeleri olan, dereleri olan, yıldızlarla dolu bir gökyüzü olan ve alevli bir güneşi olan bir DÜNYA… Anne karnındaki karanlıktaki bebeğe tüm bunlar söylenseydi ve ‘sen bu mucizelerle y

ANNE
Yeryüzünün en güzel meleğinin adıdır “Anne”. İnsanı doğuran, terbiye eden... Onu insan yapan, yöneten ıslah eden... Bir tür Tanrı mı? Kuvvetle muhtemel. Çünkü bizler Tanrı'yı nitelendirdiğimiz birçok olumlu sıfatla çağırırız annelerimizi. Şefkatli, merhametli, esirgeyip koruyan, bağışlayan, affeden

YİTİK AKIL-DELİLİK
Delilik asırlardır kaçılan, görmezden gelinen ve tabi korkulan bir kavram olagelmiştir. Kelimenin manasına baktığımızda ise delilik ; “ağır bir zihinsel bozukluktur”, ifadesi yer almaktadır. Daha kapsamlı ve de genel bir tanım için ise delilik ; “düşünce, inanış ve davranış bakımından toplumun kabul

KORKU ÜZERİNE
Korku nedir?
Korku insanoğlunun hayatta kalabilmesi için meydana gelen içgüdüsel bir durumdur. Beyin olağan olmayan durumlarda organizmayı tehlikelere karşı uyarır bu ise insanda korku durumunu açığa çıkarır. Korku duygu durumundan en çok etkilenen yaş gurubu ise maalesef çocuklardır.
Kendimden h

KÖY TAHAYYÜLÜ MÜ KENT GERÇEKÇİLİĞİ Mİ?
Doğayı seven onunla iç içe geçebilen insan tabiatın güzelliğinin farkına varabilir. Hayal edin bir kere. Bir sabah gözünüzü açtığınızda kuş seslerinin gökyüzüne hakim olduğunu… Akşamları gün batışını izleyebileceğiniz bir tepe… Gün doğuşuyla batışı arasındaki o saat dilimini tamamıyla hisse

BİR BAŞKA PENCEREDEN SU
Kendi kendini anlatabilen en ezeli ve tabi ebedi lütuf Su’dur. Latin Su meditasyondur, der. Hintlilere göre yaratıcıya sudan gelinir; sudan gidilir. İskender Pala : “Dikeni de gülü de besleyen su; acıyı da tatlıyı da besler diyerek anlatır satırlarında. “Kainatta ne varsa suda yaşadı, önce üstümüzde

GECE
Susamıştı. Dili damağına yapışmış vaziyette kapıya doğru yaklaştı. Bir bardak su alıp oda kapısına doğru itinalı bir tavırla parmak uçlarına basarak geldi. Nefes sesi duyulmasın diye çok yavaş soluk alıyor hızlı adımlıyordu. Kapıya geldiğinde kolu iki eliyle tuttu; yavaşça kolu sola çevirdi. Göz g

KARDEŞLİK
Hiç kuşkusuz insanlığın ilk suçu Kabil’in Habil’i öldürmesiyle başladı. O gün, iki kardeşin arasına haset sokan şey insanlığın egosundan başka bir şey değildi. Bu şahsına münhasır özelliğiyle insan kendinde her şeyi yapabilme gücünü buldu ve yapabileceğinin en kötüsünü yaptı; kardeşini öldürdü. Bu d

BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ
“Bir varmış, bir yokmuş” hayatı en güzel özetleyen dört kelime. Daha iyisini duymadım ömrümce. Çünkü bir vardı insan bir yoktu. Daha dün konuştum onunla, daha dün dertleştik, daha birkaç gün önce sinemaya gittik şarkı söyledik, daha geçenlerde gördüm; gayet iyiydi, daha bugün şakalaşmıştık gibi sını

YAŞLILIK
“Yaşlılar eski ve kullanılmayan eşyalar gibidir. Atmaya kıyamazsınız, anı yüklüdürler. Ama bir yandan da bulundukları yeri işgal ederler. Gereksiz, kullanılmış, artık bize bir faydası dokunmayacak şeylerdir”. “İnsan yaşlandı mı hayatı paylaşmaktan el çeker. Artık yalnız anılarla beslenir. Gönderi

ADI OLMALI İNSANIN
Bir rüzgar eser, dalları kırar; yağmur çiseler derin toprak kokusuna boğar her bir köşeyi. Güneşin önüne geçince bulut, karartır etrafı. Sinek vızıltısıyla, ağustos böceği sesiyle kuşlar şarkılarıyla değiştir an’ı.
Haftalar geçer, aylar, mevsimler hepsi ayrı bir iz bırakır gönülde. Acı ise bir çizg

YAŞAMIN KIYISINDA BİR KADIN
Pencereden sızan ışık soğuk evin içine dolarken bir nebze olsun odayı ısıtmaya yardım etmişti. Aylardan ekim, günlerden pazartesiydi. Yatağın yalnızlığını bir kat daha arttıran vadisine çöktü. Genelde yeni uyandığında tekrara düşerdi. Kira, faturalar, borçlar … Hepsi bir çırpıda aklını ele geçirmişt

YAŞLI ADAM VE BİR GÜNÜ
Kaç gündür aynı iskemlesinde oturduğunu hatırlamayan yaşlı adam, oturduğu yerden ırgandı. Uzun zamandır yalnız yaşıyordu. Karısı öleli yıllar olmuştu. Bir kızı vardı, şehir dışında yaşıyordu. Onu da uzun yıllardır görmemişti. Bugün şanslı günündeydi. Her şeyi hatırlıyordu ya da buna şanssızlık da

YAVAŞ YAŞAMIN SIRRI
Bugünlerde büyük firmaların dev reklamlarını işitiyor ve çokça görüyoruz. Ekranlarda, sosyal medyada internete her girdiğimizde karşımıza çıkıyor bu reklamlar hatta sokaklarda bile…
‘Büyük Kasım İndirimi, Dev İndirimler, Kapatıyoruz, Bitiriyoruz’ aşina olduğumuz kavramlar değil mi?
İçinde bulundu

BEN ÇİÇEKLİ KALDIRIMLARI TERCİH EDERİM
Nereye gideceğinden habersiz garip bi avareyim
Dönülmez, arkası olmayan yarınlarımın ufku karanlık
Sorsalar ruhumda kaçıncı baharı taşırım
Bi yağmur bulutuyum, yağarsa pahalıya mal olacak
Anlatmaya takati kalmamış düşüncelerimin, düşlerimi
Karamsar ahlarla dolu dönemeçlerim
Ben çiçekli kaldırı