Kendimi senli cümlelerde kaybettiğim saatlerdeyim yine.
Aradığım seni bulamadığım gibi kendimi de bulamıyorum.
Neredesin? Söyle.. Neredesin?
Rastgele uzatıyorum elimi…
Olur da denk gelirim bir yerlerde sana diye.
Umut bu ya.. Bir bakarsın tutarım elini.
Ama yok...
Elimi uzattığımda yine sensi
Merhaba değerli okur, Anlaşılmamaktan yorulup susmaya başladığım günden beri yazmayı tercih ettim. Yazdıklarım bazen yaşadıklarım bazense pusulam oldu geriye dönüp baktığımda. Biraz acı, biraz tatlı, bir hüzünlü, biraz umut vaadedici, biraz yarım kalmış biraz da tamamlanmayı bekler cümlelerim. Belki aynı cümlelerde karşılaşıp aynı virgüllerde soluklanır, ortak bir nokta ile tamamlarız cümleleri.
"Kalıyoruz... Kuş olup uçmak isterken, ağaç olup kök salıyoruz."
Lavinya Dergisi
Yazarlarımız
KARANLIK

GEÇMİŞİN İZİ
İnsanın en büyük imtihanı kendi ile olan savaşıymış.
İçinde biriktirdiği acılardan kurtulmak istermiş hep.
Suskunluğun ardına gizlediği kelimelerle dolup taşarmış.
Herkesi affeder de bir tek kendini bağışlayamazmış.
"Ben nasıl yenildim"lerle boğuşup işin içinden çıkamazmış insan..
Yutkunduğunda

EŞİK
Koca şehrin kargaşasından, insanlardan,
Olabildiğince uzak bir yerdeyim.
Başımın üstü gök, ayağımın altı toprak.
İçime dönmeyeli uzun zaman olmuş..
Karanlık, küçük bir pencere köşesinden bakarak,
Hayatın katran karası yüzünü izlemek yerine,
O pencereden bir hışımla uzaklaşıp,
Kendimi uzaklara

VAZGEÇEBİLMEK
Bazen vazgeçmek gerekir.
Kendine geç kalmadan önce vazgeçmek,
Daha fazla kaybetmemek için vazgeçmek,
Sonunda acı çekmek olsa da
Fazlasını çekmemek için vazgeçmek..
Önce bir eksiklik hissi saracak bedenini.
Ellerin artık senin ellerin olmayacak mesela.
Gözlerin eskisi gibi bakmayacak hiçbir ye

KENDİNE UYAN
Uyan hadi!
Hiçbir şey birbiriyle aynı değil.
Etrafa bak!
Kalbine, ağaçlara, sokaklara,
En çokta aynaya…
Hangi acının ilk sızısıyla çarpıyor kalbin?
Hangi ağaç kuru dallarıyla selamlıyor rüzgarı?
Hangi sokak ilk günki gibi dolup taşıyor insanla?
Ya yüzün?
Umutların, kederlerin, sevinçlerin

BEKLESEM DE GELME
Susarım ben.
Öyle sıradan bir susmak değil bu.
Çığlık çığlığa, son deme veda edercesine.
Kelimeler kifâyetsiz kalır ya bazen.
Bir boşluk vardır hani iki kelime arasında, dolduramazsın.
O boşluğu doldurmaya yetecek bir susmak bu.
Zamanı geri getirmeye yetmese de,
Yakmaya yetecek kadar susarım

ÇIKMAZ SOKAK
Hayatım bulunduğum yerle eş değer sanki.
Tek başına yanan bir sokak lambası..
Koyu yeşil yapraklardan görünmeyen binalar..
Tüm bunları içinde barındıran ıssız
Ve sessiz bir çıkmaz sokak...
Huzur verici gibi görünse de,
Bir yerlerde kasveti hapsetmiş içine.
Caddenin sesli kalabalığına inatla s

DÜŞLERİMDEN DÜŞÜYORUM
Sancılı günler geride kaldı diyordum kendi kendime.
Gözlerimi kapatıp karanlığın her şeyi sonlandıracağına inandırmaya çalışıyordum kendimi.
Aylardır unutmamak için ezberlediğim yüzü, aynaya her bakışımda görmek yoruyordu.
Yüzümde, yüzüne rastlamak her seferinde incitiyordu beni.
Unutmak istiy

GECE ÜZERİME DÜŞTÜ
Yokluğunu hece hece yazdım bu sayfalara.
İyi veya kötü artık uğramıyorum anılara.
İçim hüzün, yüzüm yüzün, bakmıyorum aynalara.
Sensizliği savurdum o karanlık sokaklara.
Dönme yine..
Gece üzerime düştü.
Yaşanan ne varsa gözlerime üşüştü,
Benim ki öylesine sessiz bir çöküştü,
Nasıl bir aşk ki

GERİ DÖNÜŞ İZLERİ
Yastığa başımı koyduğum zamanki o huzuru unutalı ne çok zaman olmuş.
Aylara dönüşen günleri saymayı bırakmak ise çabası…
Bölük börçük uykulardan kalma bir ben ise tamamı ile zamana meydan okur gibi ayakta durmaya inat ediyor.
Titreyen bir mum alevinden farksız bedenim,
Koca bir savaştan çıkmış v

BİTMİŞ HİKAYENİN GİTMİŞ KAHRAMANI
Zamana bırakmak yerine zamanla bırakmayı bilmeli belki de
Yenilgiyi zafere dönüştürme uğraşına da bir son vermeli artık
Yönünü değiştirmeli yönünü bulabilmek için
Kendini ararken daha da kaybetmemeli en çok da
Kelimelerin yetersiz kaldığı yerden devam etmeli inatla
Arındırmalı ruhu zehirli sarm

YA BİR ŞEYSİN YA HİÇBİR ŞEY
Belirsizliklere mahal yok
Ya varsın ya yoksun
Ya kazanırsın ya yenilirsin
Ya seversin ya sevilmezsin
Ya gelirsin ya tamamı ile gidersin
Ya hep ya hiç
Ortası yok sevmenin
Ya yaşarsın ya silinirsin
Ya başlarsın ya bitirirsin
Ya hep ya hiç
Ortası yok gelmenin
Ya bir şeysin birinin hayatında

TEK NEFESLİK
Ben kaybetmedim, Aslında kazandım seni. Bu dünyadan öylesine geçip giderken Rastladım sana. Ve önceleri bilmezken varlığını, Şimdi bir yerlerde nefes alışını duyar gibiyim.

BIRAKTIM İZİN KALSIN
Bazen koskoca dağları sırtlamış gibi hissediyorum kendimi.
Ve inan kısacık bir boyun, çelimsiz bir bedenin bu denli ağır,
Dağ diye nitelendirilen birikimleri taşıması hiç kolay olmuyor.
Güç almak istiyorsun bir yerden, tutunmak ve biraz hafiflemek istiyorsun.
Kendine bir yer buluyorsun ya, raha

İNSAN
Dünya ne zorsun diyorlar.
Bilmiyorlar ki asıl zor olan insan olmak, insan kalmak..
Kendimizi kendimizden, doğayı kendimizden, yaşama dair ne varsa kendimizden koruyamamak asıl zor olan.
Doğuyoruz, büyüyoruz, çalışıyoruz, uğraşıyoruz ama asıl olmamız gerekeni olamıyoruz.
Kırıyoruz, yıkıyoruz, dök

SENİ SEVMEK
Karanlıkta kaybolmak gibi seni sevmek
Yorgun düşsem de koşmaktan yetişmeye çalışmak gibi
Bir çocuğun en sevdiği oyuncağına kavuştuğu an gibi seni sevmek
Yağmurlu bir günden geriye kalan huzurlu koku gibi
Çetin geçen kışın ardından baharın gelişi gibi seni sevmek
En çok istediğim şey için ettiği

UÇMA VAKTİ
Karanlıklar bazen kaçmak için ideal yerler olabiliyor.
Hiçbir sesi duymadan sessizliğin sesini dinlemek gibi..
Herkesten kaçıp kuytulara sığınmak gibi..
Sayamadığın kimsesiz hatıralara inatla göğün parlayan ışıklarını saymaya başlamak gibi..
Başını yastığa koymaya çekindiğin gecelerde boşlukta y

KİMSİN SEN?
Bazen kapı duvar oluyor elimi uzattığım sen
Bazense en ihtiyaç duyduğum anda sığındığım sığınağım
Korktuğum zamanlarda koruyan bir kahraman olsan da beni
Gözümü kapayıp açıncaya kadar kaybolan bir hayal de oluyorsun
Yaralarıma iyi geldiğin kadar bir yara daha açan da sensin üstelik
Sahi kimsin

GECENİN EN KOYU VAKTİ
Gecenin en koyu vaktinden yazıyorum sana adam.
Gözüme inen yaşlı perdeleri indirdim artık
Yutkunduğum kelimeleri birer birer döküyorum.
Tıpkı döktüklerim gibi,
Sönmek üzere olan bir mum misali bakan gözlerimden.
Gecenin en koyu vaktinden yazıyorum sana adam.
İçimin tozlu raflarına kaldırdığım

AKLIMA GETİRECEĞİM BİR SEN VAR BENDE
Denizin maviliği var gözlerinde.
Ellerinde sonsuzluk,
Ve kokunda özlem...
Yağmurlar var yokluğunda.
Gizlice akıttığım gözyaşlarım var benim de.
Üzülürsün diye kuramadığım cümlelerim
Ve attığım adımlarım var sana doğru.
Sana gelen hiç bilmediğim yollarım var benim.
Eksik kalan yanımın, yanınd

HİÇBİR DUYGUYU BARINDIRMIYORUM SADECE
Üzgün değilim
Sadece boşa geçirdiğim günlerin ağırlığı var üzerimde
Gözümden düşenlerin yaşlarımdan ibaret olmadığını anladım
Kırık bir kapı kolu gibiyim şimdilerde
Biri tutsa duracağım,
Yerimden oynatsa düşecek
Ya da hiç tutmasa olduğum yerde kalacağım
Ama kalmayacağım
Sussam da bağıra bağı

BÜYÜDÜM
Nereye gittiğini bilmediğim bir yolculuktaydım sanki
Yürüdüğüm yollar, aldığım kararlar, yaptığım hatalar
Yaşarken hiç bitmeyecek sandığım zamanlarla büyüyordum.
Kelimelerin anlatamadıklarını susmakla anlattığım
Yoluma çıkan engellerle savaştığım
Aklıma koyduklarımı yapmaya başladıklarımla büyü

KÜL
Nerede hata yaptım inan hâlâ bilmiyorum.
Seçimlerim aslında seçemeyişlerimmiş, gördüm.
Duydum sandıklarım ise duymayı istediklerimden ibaretmiş sadece.
Yıpratılmış bir hayat...
Ne kadar boş ve ne kadar vasat...
Neresinden tutarsan tut bir yerden sonra tutacak tek bir yer bulamıyorsun.
Doğru ya

İNCELİKLER YÜZÜNDEN
Küçücük şeylere bile birer anlam yükleyerek geçti ömrüm.
Şu taşı denizden çıkardığımda sanki sevgiyi ilk ben keşfetmişim gibi, sanki bu taşı oradan çıkarınca bir kalbi de derinlikten kurtarmışım gibi bir his vardı âdeta içimde...
Taştan bir kalbin bile küçük bir kalbi sıcacık yapışını gördüm.
Sa

BANA BENİ ANLATMA GERÇEK SENDEN BAHSET
Kaç esaret gecesi böldü günümü, sayamadım doğrusu.
Sessiz cümlelerdeki satır başlarının ruhumu kestiğini hissedemedim.
Yazmadım, yazamadım, dökemedim, dolduramadım sayfaları.
Akıtamadım kalemden mürekkebi, gözlerimdeki gözyaşlarım gibi akıtamadım.
Bitirmeye dair noktaları bulamadım ki bulsam da

BENİM TOZLU HİKAYEM
Kapalı kapılar ardında saklı hikayem.
Kimse bunu görmeden, kimse bilmeden...
Bir yanı gerçek bir yanı sanrı,
Bir yanı tamam bir yanı yarım,
Eksik ama hiç kimse öğrenmeden...
Farkına varmadan ama hiç tükenmeden.
Yaşanan ve güne başlarken biten.
Karanlık çökünce başlayan yeniden,
Benim hikaye

PAYLAŞMAK EKSİLMEKMİŞ
Kaç kere yenildim?
Ya da kaç kere bölündü uykularım?
Kaç kere ezildim ardında sabahların?
Saymaya bile hiç kalkışmadım doğrusu.
Huzur veren cumartesi sabahları,
Beklenen kalabalık, özlenen sesler, rutinden çıkmış hayatlar...
Eskisi kadar anlamlı da gelmiyor.
Gitmek istemiyorsun mesela.
Çıkma

HAYATIMIN JENERİĞİ AQUA
Yaşadığım onlarca yıkıntının altından kalkmaya çalışmak yerine bir boşlukla oradan uzaklaşmakta buldum çareyi.
Kimine göre bir kaçış dahi olabilir belki bu. Ama bana göre tam anlamıyla bir çare, kalmaktansa altında biçare.
Karanlıkta kalmış bir insanın en ihtiyaç duyduğu şey alabildiğine gökyüzü g

SİYAH KARANLIK
Uyumak ne zor şimdilerde.
Eskiden sımsıkı kapanan gözler uykuya yolculuğa çıkarken,
Sımsıkı kapatmak yetmiyor artık.
Önceleri duymazken o hırçın sesini saatin,
Yankılanmadan edemiyor artık zihnimde.
Ya bir şeylere var ya da bir şeyleri çoktan geçiyor.
Geçse ya içim de içimden, geçmiyor.
Diren

ARTIK İMKANSIZ DEĞİL
Hep güçlü olmak da zor değil mi?
Bin kere düşsen de bin kere kalkabilmelisin.
Lükstür mesela yoruldum demek.
Çünkü sen yorulsan dahi devam edebilmelisin.
Ben yoruldum deyip savaşı bırakan bir savaşçı gördün mü?
Zor.
Hatta imkansız belki de.
Tut ki düştün, tut ki yoruldun.
Sen kalkmayı bırakt

MAYIS
Nasıl geçer diye sorduğum günleri geride bırakalı ne kadar zaman olmuş
Aylardan Mayıs, günlerden...
Günlerden ne olduğu konusuna bir türlü adapte olamıyorum henüz
Takvimlerle yeni yeni başladı tekrar haşır neşirliğim
Günü sorsalar cevap veremem belki ama benden giden günlerden biri daha diyebili

YAS
Sözlerim düğümlenirken bazı geceleri
Yırtmak istiyor içimdeki hüzün sayfalarca.
Ağlamak rahatlatacaksa içimdeki sonsuz kederi,
Haykırmalıyım ulu orta o halde umarsızca.
Kalbim uçmak istiyor, köşe kapmaca oynadığı yerlerden uzaklarda.
Ruhum özgürlüğüne kavuşmuş bir kuş gibi salınıp gitmeli.
Bir

İSTİKAMET GELECEK
Zamanın geçişini irdeleyip duran bir insan oldum hep. Geçmiş ile şimdiki zaman arasında bir köprü oluşturup o köprüden neleri yanımda taşıdığımı anlattım kendime. Bazı zamanlar taşıdıklarım hiç hoşuma gitmemişti aslında. Keşkeler de vardı içinde çünkü belkiler, nedenler ve niçinler de. Ama hepsinin

KIYAM
Uçsuz bucaksız bir denizin ortasında rotası kayıp bir gemi misali,
İlerliyorum en hummalı dalgalara karşı
Fırtınalar kopuyor, yağmur damlaları birer ok gibi düşüyor üzerime
En yavaş haliyle yol almaya çalışmak ne kadar zor.
Bir ışık yok.
Pusulası kırılmış, sadece ulaşmak bir yerlere yegâne amac

UÇURTMA
Zamanı, bir uçurtmanın ipini bileğime dolayıp onu istediğim yere çekebildiğim gibi çekseydim, kısaltabilirdim belki mutlu anlara giden yolları. Arada rüzgar gibi savuracak sebeplerle karşılaşırdım belki ama bu hiç alışılagelmemiş bir durum olmazdı. Hayatın kendisi de yokuş yukarı çıkmak gibi değil m

ACI EŞİĞİ
Acının süresi var derlerdi, tuhaf gelirdi
Ama inanırdım buna o zamanlar
Acıyı her hücremde hissederken süresi var diyerek avuttum,
Kavuşamadığım her âna inat gecenin sabah ile kavuştuğu anlarda uyuttum kendimi.
O acının bir gün uyandığımda benim acım olmadığını, hatta içimden bir nefes gibi çık

SİRAYET
Anlatamadıklarımla harmanlandığım zamanın içinde kayboluyorum.
Bir büyü değil bu göze hoş gelen,
Ahengiyle sarhoş eden,
Ya da hayallerimi süsleyen.
Bir patika yolda izini kaybetmek gibi bir şey bu.
Yürüyorsun, büsbütün iz ararken her attığın adımda kaybetmek gibi tüm izleri.
Ardı arkası kesilm

UZAK
Adına onlarca satırlar yazılan şehir,
Silinmek istiyorum satırlarından.
İsimsiz, tozu dumana katmadan,
Geldiğim gibi, öylece...
Karıştım ya yağmur damlalarına.
Dokundu tenime tuzu denizinin.
Kurusun artık üzerimde,
Kalmasın hiçbir zerresi.
Gitti, eski neşesi yok.
Huzuru saymam bile.
Sadece

İSTANBUL GİBİ
Koşar adım gitmek istediğim bir şehir var.
İçimde heyecanı,
Aklımda dokusu,
O kendine has denizinin kokusu.
Bir şehir var buradayım demek istediğim.
Sıfırdan başlamak yerine yeniden başlamak istediğim.
Unuttuğum güzel hisleri bulabildiğim.
Elimi uzattığımda göğe dokunmuş kadar sevindiğim.
Se

PARANTEZLİ CÜMLELER
Nereden başlasam diye düşünürken nerede olduğumu fark ettim aslında bugün. Her yerdeydim sanki ama hiçbir yerde değildim de. Hatta belki en çok hiçbir yerde değildim. Nereye gitsem yabancıydım, nerede dursam eğreti. Ya dar geliyordu bu beden o yerlere ya da biraz genişti. Bazen bazı yerlerde kendind

UYUT BENİ YA DA UNUT
Benim ellerim soğuk.
Benim aklım karışık.
Göz kapaklarım rutubetli.
Sokağım karanlık.
Şarkılarımda hüzün var.
Kelimelerimde eksiklik
Ve hayatımın melodisi kısık.
İçimde kocaman bir özlem var,
Gelmeyen güzel günlere karşı.
Yıpratma zaman beni.
İncitme...
Kırma kanatlarımı.
Her gece defal