Lavinya Dergisi

HÜZÜN TUTANAKLARI
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

Herkes kendini kandırıyor Kendine yarından bir beyaz sayfa seçiyor Sana hangi hava esecek bilemem Üstelik ben biraz dumanlıyım Akşam olmadan tüm balıklar uyudu Bardaklar şimdi kendini içiyor Yelkovan bir zamanı kesiyor Duvara asılı yorgunluğum Seni hangi takvimde unuttum bilmiyorum Kendimi kaybettim nihayet Beni sende unuttum Çatlamış duvarlarım, güçsüz Kahrolsun aramızı açan zelzeleler Adını biriktiriyorum kendi sesime küserek Kar topluyor sitemkâr tapınaklar Gülüşün dünyanın pervazıydı İçi güneş kokulu uykular Asık suratın aşkın çeyreği bile etmez Şuramda bir kuş sesi kadarsın Sen sen sen diyorum Geçmeyen saatleri çapalarken Şiir sevmezdin biliyorum Şarkıların denize değdiği yerdi omuzun Hep acıklı şarkılar mırıldanırdın Yarım yamalak bir köşede Eteklerine sinmiş korkak köpek sesleri Hüzün dökülürdü gözlerinden Eski zamanların fırtınası ağzında bir gece Şu boşluğu çıkar aramızdan Günaha seyirci yağmur sonrası sabah Uçup giden kartal yırtsın geceyi İki kara gülle vakitler geçiyor Hüzün aşkın üçte ikisi Nereye varabiliriz seninle Bu sayfa bir şiirden gebe kaldıktan sonra