Lavinya Dergisi

ŞÖVALYENİN DÜŞLERİ- 1
Gülşah DEMİRCİ

“Susup içime döktüğüm cümlelere boğazımdan geçiş yok Parmak uçlarımla konuşuyorum, duyuyor musun?”


Don Kişot gülümsüyor uzaktan, yüzünde haklı bir gurur ifadesi
İnsan kendi yel değirmenleriyle daha fazla savaşmayı öğrenmeli, der gibi
Esen rüzgârı bile hissedemeyen kendi yel değirmenleriyle diye tekrar ediyorum
Bir emirmişçesine… Biat edermişçesine…
Gözlerimi orada öylece kapıyorum…
Bildiğimi sandığım tüm gerçeklere…
 
Ben…
Kendimi tanıtmak isterdim…
Lakin söze girecek cesaretimi yitirdim…
Hem ‘ben’ demek anlatabilir mi?
Üç harfin taşıyamayacağı bir anlam
Bu kadar da uzak düşmüşken cep sözlüğüne!
 
Geceleri…  Daha çok geceleri karıştırırım o sözlüğü…
Gece örter birçok şeyi derler…
İşte buna inanmam…
Karanlıkta daha bir parlar insanın peşine düştüğü kelimeler…
Şeffaf olmasaydı Tanrı’nın geceye diktiği elbisenin kumaşı
Görünür müydü göğün o sönük yıldızları?
 
Sessizlik… Daha çok sessizlik gürültülüdür…
Don Kişot haykırıyor geceye…
Yankısı düşüyor zihnime…
“Bak, sakın beni kandırma,
Gerçek kederimi sahte sevinçlerle hafifletmeye kalkma.”
 
 
Bu sefer ben ona gülümsüyorum.
Benim derdim kendimle…
Hem yürek meydanında savaşmaktan vazgeçmez
Tarihin sayfalara hapsedemediği bir şövalye…