Lavinya Dergisi

YÜREĞİNİN DERİNLİKLERİNE DOKUNABİLENLER...
Arşiv

Eski Yazar Yazıları

Bazen bir cümleyi dile getiremeyecek kadar aciz hisseder insan kendini... Belki de asıl bu acizlik bir güçlülüğün sembolüdür,kim bilebilir ki?. Hayatımızın hemen hemen her evresinde farklı insanlar tanırız; kimisini sever, kimisine bakar, kimisine bir anı bırakır ya da alıp yolumuza devam ederiz... Hayat da öyle bir şey değil midir? Upuzun bir yol... Bizler ise o yolda adımlarıyla değil yüreğiyle giden insanlarız. Ne güzel diyordu Abdürrahim Karakoç Yol şiirinde; " Hayat kapısından tek tek Her giriş ecele doğru. Toprakta sürünür bebek Her karış ecele doğru. İster yürü, ister bekle İster çıkart, ister ekle Geç kaldım diye gam çekme Her varış ecele doğru. Ayaklar zemine değer Analar yavrusun döğer Kalpten damara kan yağar Her vuruş ecele doğru. Yürü, koş, uyu, otur, kalk Yukarı bak, aşağı bak Dört yana dönmeyi bırak Her duruş ecele doğru. Bir el yapar, bin el bozar Gün alçalır, gölge uzar Önü kundak, sonu mezar Her yarış ecele doğru... Bu hayat yolculuğunuzda yorulup bir Hira'ya sığınma ihtiyacı duyarız biz de habibimiz gibi... Ve tam da o zamanda yüreği güzel insanları Hira belleriz; Bir sözü, Bir bakışı, Bir nakışı ve bir dokunuşu kâfidir zindanların en derinine düşen bir Yusuf peygamber gibi hüznümüze... Selam olsun tüm peygamberlere, Selam olsun nebilere, Evliyalara, Enbiyalara... Bizlere hayattaki en güzel his olan sevgiyi bahşeden Allaha sonsuz hamdi sana olsun... Yüreğine dokunabildiğim, Yüreğine dokunabilen, Her zaman koşulsuz şartsız bir saksıdaki çiçek edasıyla hali hazırda yanımda olmasa bile varlığını hissettiren güzel insan; Güzel kadın, Güzel dost, Arkadaş, Sırdaş, Huzur, İYİ Kİ VARSIN...